hepimizin sorunu

5 Ocak 2011 Çarşamba - - 0 Comments

taşındım ben

- - 0 Comments

bir blogger, bir de tumblr olmasın istedim. her yaptığım tek link altında toplansın. buradaki 50 takipçime sesleniyorum, taşındım ben. yine de orada yazdıklarımı sadece link olarak burada da paylaşmaya çalışacağım. öpüyorum gözlerinizden. buyrun yeni adres:

deliyimben.tumblr.com

500 days of summer

25 Ekim 2010 Pazartesi - - 3 Comments

ne hoş. bir müzik grubu ile başlayan bir aşk hikayesi. tanıdık biraz. gerisini izleyin ve görün, filmleri anlatanları sevmiyorum çünkü ben.

kopuk bir hayat

1 Haziran 2009 Pazartesi - - 0 Comments

bugün zor.
mimiklere sahip olmak,
anlamamakta direten bünyeye huzur vermek zor.
kendi bünyesine laf anlatamayan adamın başka insanlara kendini anlatması;
düşünsenize ne kadar zor?
derdim ki ben hep buradayım giden gider gelen gelir.
şimdiyse koşturmaktayım neden?
içimde sıcacık var olması gerekenler
neden buz basmışım gibi sızlatıyorlar kalbimi?
dünyaya baktığım pencereleri açık bıraktım da kendiminkini mi kapadım?
perdelerim mi kalın da insanlar benim gözlerimi kendi gözleri bellediğinde yine kendi pencerelerindeki aynı manzarayı görüyorlar?
sadece;
yapamadım ben.
kusursuz değilim,
dünyam da değil.
iyi götürüyordum farkındayım ama tökezledim.
peki birkaç sendelemede bana yakıştırılan "topal" sıfatı neden?
başarısız oldum son zamanlarda evet,
dağınıktı kafam yoktu bir nedenim.
toparlayamadım,
kendimi mutlu etmek için sizi mutlu edemedim bu defa.
nankörlük neden?
hep mutlu etmek için çabalayan adamın, mutlu edemediği anlarda "mutsuz ediyormuş" gibi yargılanması nasıl bir adalet?
ortası yok mu bunun?
neden sırtımı sıvazlamak ve bana destek olmak bu kadar zor?
keşkeleri sevmiyorum.
keşke demiyorum,
keşke sizi sürekli mutlu etmeme bu kadar alışmasaydınız demek de yok;
keşke bu kadar alıştırmasaydım demek de zor.
ben buyum:
mutluluk verdikçe mutlu olan adam.
gerekirse şaklaban;
ezik,
aptal,
şapşal,
saçma,
dalga geçilen...
verebileceğim bir sürü örnek sıfata büründüm hep,
siz mutlu olasınız diye.
diğer insanlar gibi "bugün kötü görünüyorum" diyerek üzülemem de mesela.
egosuzluk bu kadar mı kötü bir şey, biri açıklasın bana.
çevremdekiler ne olmak istiyorlarsa zıttını oldum gocunmam bundan ben!
zeki olmak istiyorsan ben salaktım;
olduğundan daha zeki hisset diye.
komik olmak istiyorsan ben soğuk espriler yapandım;
senin söylediklerin daha komik dursun diye.
ey hayatımdaki herhangi bir insan!
senin için yaptığım bu şey de aslında bencillikti,
mutluluğunu görüp böbürlenmek;
"benim sayemde" diyerek mutlu olmaktı!
sizi çok fazla sevdim de hani,
mutsuz olmak da değildir derdim benim.
sadece;
son zamanlarda beceremedim diye bu tokat niye?
eş, dost, sevgili, akraba...
biriniz anlasaydınız beni, çok mu lüks olurdu?
verdiğim yüzlerce mutluluğu görmemek kolay,
arka arkaya birkaç kez mutlu edemeyince kalemimi kırmaksa içinizden gelen;
ona da tamam.
biliyorum insanların kötü olanı daha çok fark ettiğini,
güzel şeyleri "olması gereken" olarak niteleyip yaşatılan mutsuzluk ile yargıladığını.
biliyorum ki insan sıra dışı bir şeyler ister ama sıradan olanı beğenir.
çünkü alıştığı güzeldir ona.
fark edemez sıra dışı olanı.
yine de bilin ki ben sıradan bir mutluluk vermeyeceğim asla!
siz anlamadan, suratınızdaki gülümseme olmaya devam edeceğim.
dalga geçtiğinizde,
saçmalamalarıma verdiğiniz tepkilerde,
yaptığım salaklıklarda,
suratınızdaki ifade ve kahkahalarınızın tonu mutlu edecek beni yine.
şimdi size göre ben hep "topalım"
mutsuz edenim ama;
sendeleyip düşsem de kalkar koşarım ben.
anlayan anlar, anlamayanın tersinedir koşumun istikameti.
sıfatı ne olursa olsun;
bir insan sadece,
onu mutlu ettiğim zaman mutlu olabiliyorsam vardır benim hayatımda.
gerisi boş, gerisi palavra.
gerisi; benim keyfimin kahyası.

gündelik sıkıntı halleri

4 Mayıs 2009 Pazartesi - - 0 Comments

içinden çıkamadığımız durumlarda bir bilene sorarız ya hani; bilen de bize "zaman" ya da "sabır" der. ben de biliyorum bunları. arka arkaya zırvalanacak tonlarca şeyi biliyorum. benim bildiğimi ve yaşadığımı bilmeyen bir "bilene" sormakta fayda yok. dünya üzerinde böyle bir bilen insan yok zaten. herkesin yaşadıkları farklı değil mi? benzerlikler olabilir lafım yok ama senin tohumun benim toprağımda tutmayabilir.
bir de bu aralar herkes beni rüyasında görmeye başladı. kötü rüyalarmış hem de. alakalı alakasız birçok insan son 5 gün içerisinde "seni rüyamda gördüm, çok kötüydü; iyi misin?" benzeri cümleler kurdu. hayırdır inşallah denirmiş bilenlere göre. hayır, kader, alın yazısı falan pek önemsediğim şeyler değildir. yine de birkaç gün önce fal baktırdım, kahve falı. simsiyahtı fincanın içi, bir sıkıntım varmış. kahveyi yapanın suçu da olabilir, o kadar telveli kahveyi içen herkeste bir sıkıntı olur bence.
gerçekten de içimde bir sıkıntı var evet, inkar etmeme gerek yok. bir de değil hatta; bir sürü sıkıntı var. bunları atlatmak için yaptığım en iyi şey buraya gelip yazmak. sonra da "niye bu kadar çok kendimi anlatıyorum" diyerek bir sıkıntı yaratıyorum, bu da ayrı bir mesele. bu yüzden öyle açık açık anlatmak değil de, öykülere geri dönmek kafamdaki en parlak fikir. yeni yeni öyküler, masallar anlatıcam size.
sabretmekle de, zamana bırakıp beklemekle de işim olmaz benim. çünkü biliyorsunuz ki oyunlarımın yaratıcısı, kendi dünyamın tanrısıyım ben. birazcık deli.
gece geldiğinde masallarımla geri dönücem.
görüşmek üzere.
uyku vaktine kadar mutlu kalın.

delilik

12 Nisan 2009 Pazar - - 0 Comments

güzel bir düş
bilirsin, boşluktayken hep sarıldığın
sonrasında her zamanki yanılgın
boşluklardan derinlere düş,
doğru bildikilerini karala
yanlışların üstünü çiz sadece
bugün senin yarın onun
yanlışı doğru yapan gücün
hissettiğinde yalnız kaldığın.
kolaylar zor olmuş yokluğunda
zoru başarmış doğruyu bulamamış
yanlışı silmiş kendini kaybetmiş.
bu benlik kime ait,
nereye kadar hataların arkasında durmak
sıralasan akar
sanki sonsuz bir ırmak!
hiç de öyle değil bildiklerim
ben benim olanı sizin kılmışken,
nedir suratınızdaki ifade?
çatık kaşlar, ürkek bakışlar.
çelişkinizi alın bana beni verin.
mutsuzluğumu alın, bölüp parçalayın
ve mutluluklarımı kazanın.
ben sizin içinim, sizin körelmişliğinize
yok olup bitmişliğinize çareyim.
ben sizsiz de yaparım,
siz bensiz asla!
keyfimin kahyasıyım, hepinizi üzerim
neden sonra anlarsınız sevdiğimi
beni benden çok sevdiğinizi
evrilip çevrildiğinizi
yine bana geldiğinizi
görürsünüz hiçliğin içinde,
her şeyin tam eşitinde.
durmayın dans edin,
şarkılar söyleyip gülün eğlenin.
hepiniz mutsuz, güçsüz, muhtaçsınız.
ben olmasam; yaşayamazsınız.

tersine

11 Nisan 2009 Cumartesi - - 4 Comments

yazmıcam diyorum ama bir ekleme yapmak istedim.
iyi bir sevgili olmak genelde işe yaramaz. kötüler hep kazanır. iyi ve doğru insanı bulamadıkça bu böyle. o insanı bulmak da çok zor. yaklaşmışken, kaybetmek istemem ama sırf kazanmak için kötü de olmayacağım.