delilik

12 Nisan 2009 Pazar - - 0 Comments

güzel bir düş
bilirsin, boşluktayken hep sarıldığın
sonrasında her zamanki yanılgın
boşluklardan derinlere düş,
doğru bildikilerini karala
yanlışların üstünü çiz sadece
bugün senin yarın onun
yanlışı doğru yapan gücün
hissettiğinde yalnız kaldığın.
kolaylar zor olmuş yokluğunda
zoru başarmış doğruyu bulamamış
yanlışı silmiş kendini kaybetmiş.
bu benlik kime ait,
nereye kadar hataların arkasında durmak
sıralasan akar
sanki sonsuz bir ırmak!
hiç de öyle değil bildiklerim
ben benim olanı sizin kılmışken,
nedir suratınızdaki ifade?
çatık kaşlar, ürkek bakışlar.
çelişkinizi alın bana beni verin.
mutsuzluğumu alın, bölüp parçalayın
ve mutluluklarımı kazanın.
ben sizin içinim, sizin körelmişliğinize
yok olup bitmişliğinize çareyim.
ben sizsiz de yaparım,
siz bensiz asla!
keyfimin kahyasıyım, hepinizi üzerim
neden sonra anlarsınız sevdiğimi
beni benden çok sevdiğinizi
evrilip çevrildiğinizi
yine bana geldiğinizi
görürsünüz hiçliğin içinde,
her şeyin tam eşitinde.
durmayın dans edin,
şarkılar söyleyip gülün eğlenin.
hepiniz mutsuz, güçsüz, muhtaçsınız.
ben olmasam; yaşayamazsınız.

tersine

11 Nisan 2009 Cumartesi - - 4 Comments

yazmıcam diyorum ama bir ekleme yapmak istedim.
iyi bir sevgili olmak genelde işe yaramaz. kötüler hep kazanır. iyi ve doğru insanı bulamadıkça bu böyle. o insanı bulmak da çok zor. yaklaşmışken, kaybetmek istemem ama sırf kazanmak için kötü de olmayacağım.

anlayabilmek

7 Nisan 2009 Salı - - 0 Comments

anlamayana laf anlatmayın. çok saçma. oturun kendi kıçınızın üstüne, yalnızlığın tadını çıkartın. birey olarak da bir hayat sürdürdüğünüzü hatırlayın geçmişte, anlatmayı boşverip nefes almaya devam edin. çünkü anlamayan insana inatla anlatmaya çalışmak sadece zaman ve sabır kaybıdır, sinirleri gevşetir mutsuzluğu üçe beşe katlar.
hele ki bu anlatmaya çalışılan şey, iki kişi arasındaki güzelliğin iki kişi tarafından yaşandığını ve ikisinden birinin bu güzellikten uzaklaştığı halde fark edememesini görüp de fark etmesi için çabalamak; uzaklaştığını anlatmaksa en başından kaçının. insanlar değişken varlıklar, siz sabitlik mertebesine ulaşabilmiş olsanız da bu durumunuz değişken insana monoton ve sıkıcı gelecektir. dolayısıyla sizi aksatır, uzaklaşır. hayatının "sizin dışınızda kalan kısmını" aksattığını ve sizin onu anlamadığınızı savunur, oysa sizin tek derdiniz eskisi gibi davranmaması ve uzaklaşması; hayatını aksatmamak adı altında gerçekleştirdiği şeyin ulaştığı noktada sizi aksatmasının varlığıdır ama anlatamazsınız. sonuç olarak "anlayışsız" damgasını yer, yediğinizle kalırsınız. sizi özleyene kadar hiçbir şey eskisi gibi olmaz. anlatarak farkına varmasını beklemeyin, inancına sadıktır ve anlamaz. siz derdinizi anlatmaya çalıştıkça sadece "mantıksız ve çok konuşmuş" olursunuz, bunun da tek sonucu vardır; anlamayanın daha da uzaklaşması. bırakın, özlesin.
fakat bir sorun var, onun uzaklaşmasına aynı şekilde karşılık verebilecek ve "bırakıyorum, özlesin" diyebilecek duruma geldiğinizde; bu özleme süreci sizin de uzaklaşmanıza neden olabilir. önce zıt yönlere doğru uzaklaşırsınız, sonra o size doğru gelir. siz ona doğru yol alamazsanız onun hızlı olması gerekir. sizin hızınız daha fazlaysa, bir süre sonra pes edecektir.